8 Haziran 2018 Cuma

The Little Mermaid



The Little Mermaid'in SSCB ve ABD versiyonları arasındaki fark hem çok çarpıcı hem de üzerine saatlerce fikir alış verişinde bulunulabilinecek kadar engin bir Andersen masalı.

SSCB versiyonu sanatsal ifade olarak bakıldığında derin zenginlikler, bilinçaltına işlenecek algı kalitesi ve tercihi içermekte. 

ABD versiyonu ise lezzetli bir dondurma çekiciliğinde sunulmakta.
Cinsiyet ifadeleri arasında, kadın ve erkeğin formu, seçilen renkler çok şey ifade ediyor.

Ancak işin özetine gelirsem, ABD versiyonu bir çocuğun algılayabileceği renkler ve semboller ile donatılmış. SSCB versiyonu ise bir çocuktan daha çok akademik bir juriye yada eğitim seviyesi ileri 25+ yaş kitlesine tasarlanmış gibi duruyor.


Akademik gözle bakıldığında, SSCB versiyonu daha doğru bir yaklaşım gibi dursa da dünyadaki milyonlarca çocuğa ikisi arka arkaya izlettirilse ABD versiyonunun tercih edileceği ve edildiği aşikar.

Bunun en kısa sebebine gelirsek ABD bu eseri bir eğitim aracı olarak değil pazarlanabilinir bir ürün olarak yaratırken, SSCB sadece bir hikaye anlatmak değil çocukları evrensel ve cinsiyetçi olmayan bir doktrini sunmaya çalışıyor ve tabi bunu yaparken kar/zarar gibi kavramlardan bağımsız bir şekilde yapıyor.

Kısacası çocuğa bir kavanoz nutella sunmak ile bir salkım üzüm verme meselesi, üzüm daha faydalı ama çocuk nutellayı tercih eder.

Anne, babanın görevi çocuğu nutellaya değil üzüme yönlendirmek.

Ama bakkal çok aç gözlü.

Hem çocuğu nutella bağımlısı yapmak istiyor hem ailenin parasını ellerinden almak.
CK


Amerikan Küçük Deniz Kızı



Rus Küçük Deniz Kızı



5 Haziran 2018 Salı

BRATISLAVA

Bratislava'ya 2018 Mayıs ayında gittim.

Şahsi tecrübelerimi yazacağım doğal olarak.

Ben Viyana'dan gittim otobanda 1 saat gibi bir süre sürdü, Avusturya'dan çıkıp Slovakya'ya geçtiğiniz anda yollar bozulmaya, çizgilerde o titizlik kaybolmaya başlıyor.
Kısaca eski dünyaya yavaş yavaş girmeye başlıyorsunuz.

Problem: Eğer benim gibi vodafon kullanıcısı iseniz kötü haber burada vodafon red15 tarifesi çalışmıyor bende bunu bilmediğim için 3-4 whatsapp mesajı için 100tl para ödedim İzmir'e dönünce. Kısaca Slovakya'ya girerken telefonunuzu uçak moduna alınız, zaten her yerde wifi var.

Kolaylık: Sokaklarda herkes İngilizce konuşuyor. Etraftaki insanlar çok naif, sakin, kibar ve güler yüzlü, alçak gönüllü bir halk diyebiliriz kısaca.

Fiyatlar: Cafelerde fiyatlar Belgrad hariç gittiğim her yere göre en düşük fiyatlar. Kısaca ülke ucuz. Burada kalın burada takılın Viyana'ya (80km) gidin gezin gene gelin çok daha ucuza bir tatil olur.

Park yeri: Sokak aralarında yerlerde beyaz kareler var, o beyazların içine park edebiliyorsunuz, o beyaz kare içerisinde bir çarpı var ise park etmiyorsunuz. Kaldırımların bazılarının üzerinde de beyaz kutular var bizim burda olmayan bir uygulama. Kaldırımdaki bu beyaz kutulara haftasonu park serbest hafta içi yasak.

Bratislava'da otelimiz bizim İstiklal caddesi gibi araba girmeyen bir sokakta idi.
Otele yakın bir yerde park edip yürüdük. Zaten şehir içerisinde araba kullanmak çok zor çünkü her yerde 5 şerit tramvay var.




Şehir çok küçük ve binalar çok devasal değil bu yüzden hemen şehre ısınıyorsunuz. Biz vardığımızda kent meydanında protesto gösterileri, bir mitingi vardı. Önce konser var sandık ama sadece barışçıl bir mitingmiş. Detayları öğrenemedik.





Harita'da 3 yer işaretledim. Çünkü ben buraları gezdim, 1. Bölge cafeler 2. Bölge casino 3. Bölge ise barlar sokağı diyebiliriz kısaca.





1. Bizim olduğumuz meydan da harika cafe ve restaurantlar vardı. İnsanlar çok sıcak sizinle sohbet ediyorlar. Bir iki saat sonra tekrar karşılaşınca selam veriyorlar. Bir şey sorunca neredeyse elinizden tutup götürecek kadar misafirperverler. Avrupa'da yaşayacak olsam burada yaşayabilirdim sırf bu yüzden. Burada akşam 8 gibi herkes evlere yada yemeğe kaçıyor 10a kadar meydan bom boş 10dan sonra oturacak yer bulamazsınız.




Gece 10'dan sonra burada en popüler iki aktivite var birincisi hınca hınc dolu olan şehrin en popüler mekanı Bukovski bar.

Bukowski Barın sağında ve solunda da böyle dar girişli mekanlar var ama içerileri geniş

Bukowski Barın içerisinde kaybolabilirsiniz alt kat üst kat bahçe ve fotoda kadraja sığmayan bir kubbe altı bölümü var.


İkinci aktivite ise gece 10'da başlayan bira satışı. Burada devasal tanklarda farklı farklı biralar üretiliyor, sizlerde sıraya girip sıra size gelince tercihinizi yapıyorsunuz, ve biranızı alıp meydana geçip insanlarla kaynaşıyorsunuz.. bu kadar basit hayat Bratislava'da.


Bir litre bira 1 euro


2. Bölge ise Casino bölgesi. Ben oynamadım izledim, içeriye ehliyetle bile girebiliyorsunuz. Kıyafet serbest. 3 tane genel oda var tabi mekan baya devasal. Bu arada eğer bu casinoya kayıt yaptırırsanız oynamasınız bile bu casinonun üzerinde Crown Plaza otelinde geceliği 50 euroya kalıyorsunuz 5 yıldızlı otelde ama o kampanya her zaman var mı bilmemem. 1. Dev odada bir sürü masa ve her gece poker turnuvası var. İçerdeki tiplerin hepsi motorcu sakallı Amerikalı tipler gibiydi. ZZ Top tipli adamlar. 2. Oda da bir sürü makine var Çinliler kaynıyor etrafta. 3. alan ise blackjack, rulet gibi masaların olduğu yer. Etrafta dolaşan personel size ne istediğinizi soruyor devamlı ne içerseniz için ücretsiz ama 1 euro bahşiş vermeniz gerekiyor içki başına, racon bu.

Michael's Gate -  Gece Hayatı bu kulenin arkasında



3. Yani son bölge muhakkak gelmeniz gereken bölge. Bu arada bu yazdığım 3 yere de yürüyerek gidebiliyorsunuz. Arada taksiye gerek yok. Yakın mesafeler. Michael's gate isimli kuleden geçtiğinizde abartısız 100e yakın bar/club/restaurantın yer aldığı bir old town a geçmiş oluyorsunuz.

Barlar Sokağında her tarz bar bulmak mümkün

Sokalarda yan yana çeşitli restaurantlar bulabilirsiniz

Restaurantlarda ben Slovak yemeği yedim, hiç beğenmedim, arkadaşım standart Amerikan yemeklerinden yedi ve güzeldi. Karar sizin.


Biraz labirent gibi olsa da her sokakta başka bir olay var



Sonuç: Gece hayatı Viyana'dan daha güzel. Mimari derseniz klasik, barok, modern, brutalist her tarz mimari var, fiyatlar Viyana'nın 3'de 1'i...

tüm bunların dışında şehirde bir sürü konser ve parti posterleri var ama ben bir gece kaldığım için sadece bu kadar keşfedebildim..



iyi eğlenceler..














Terazinin Şakülü

İnsan ilişkileri tolerans denilen gözle görülmeyen şeffaf bir cetvel ile ölçülür.

Bir kişiye toleransınız çok yüksek ise o insan sizin için çok değerlidir ancak ilginç bir şekilde bir insana toleransınız sonsuz ise o zaman o insan sizin için yok hükmündedir.

Bir kişiye toleransınız orta seviyede ise o zaman o kişi sizin için çok değerli değildir ama kaybetmeyi istemeyeceğiniz insan sınıfındadır.

Bir  toleransınız az ise ilk hatasında yol verirsiniz.

Aynı cetvelden herkeste olduğu için insanlar davranışlarına çeki düzen verir.

Buna medeniyet diyoruz.

Medeni ilişkiler bu görünmez terazi ile ölçülür.

Bu terazinin şakülünü bozan insanlara sanatçı denir.

Eğer bir sanat icra eden bu şakülü kırmaz ise yaratıcılığı hep kısır kalır.

Tasarımcı ise hem sanat hem bilimden faydalanmak zorunda olduğu için ne yazık ki insan ilişkilerinde zor denge tutturan birisidir. 

Bir tasarımcı aynı anda hem sanatçının deliliğini hemde bir bilim adamının teknik ciddiyetine sahip olmak zorundadır.

Hepimiz kolay gelsin..



3 Nisan 2018 Salı

Nükleer mi Güneş Enerjisi mi?

Bugün ülkemizde nükleer santral inşaatı başlayacak.


Bu konuda bir kaç şey söylemek istedim bende.
Bugün Türkiye'de nükleer santral kurulması bir gelişim değil gerilemedir. Almanya şu ana kadar 17 santral kapattığı gibi 2022 senesinde ülkede tek bir santral kalmaması kararı aldı.. Peki enerji nereden mi geliyor? Tabi ki sürdürebilir enerji sayesinde...
nükleer mi yoksa sürdürülebilir enerji kaynakları mı?
Türkiye uzun süre güneş alan bir ülke. Bu konuda da bir sorunumuz yok.
uzun vadede güneş enerjisi maliyet olarak nükleerin altında kalıyor







Nükleer enerjinin tercih edilmesindeki unsurlardan birisi nükleer enerjinin üretildiği santralin güneş santrallerine göre daha az alan kaplaması.
Japonya, Kore gibi güneş santrali için alan sorunu olan bir ülke değil. Devasal boş alanlarımız mevcut.
Bir başka konu ise coğrafyanın ne kadar güneş ışığı aldığı.


Ama asıl mevzu maliyet ise aradaki farkı şöyle açıklayabiliriz, güneş paneli tarlalarının işletme maliyeti çok düşük sadece bakım istiyor ama nükleer santral hem uzman hem uzman olmayan ciddi bir iş gücü istiyor.
Nükleer enerjinin riski var ama güneş santralinin ise riski sıfır.
Uzun vadede bakım ve işçilik gideri yok denecek kadar az olan güneş enerjisi karlı.
Nükleerde atıklar başa dert. Nükleer santraldeki cihazların ömrü belli hepsinin değişmesi yenilenmesi gerekiyor, son kullanım tarihi kısa bu cihazların. Güneş santrallerinin ömrü çok daha uzun.



Almanya'dan sonra Amerika'ya da bakarsak benzer bir yolda ilerleme ile karşıkarşıyayız.
Yılların nükleer birikimi olduğu halde 2017'de nükleer ile sürdürülebilir enerji başa başa gelmiş. 2017'de bir çok eyalette nükleer santrallerin fişi çekilmiş ve yenilerinin yapımı iptal edilmiş.
Ortada çok büyük bir pazar var ve her firma kendi fikrini savunacak uzmanlar muhakkak bulacaktır ancak ortadaki bir pazar insanlık için riskler içeriyor diğeri içermiyor şeklinde bakarsak benim oyum sürdürebilir enerjiden yana.

alakalı bir link:

31 Mart 2018 Cumartesi

Kendini Bilme Konusu

Maslow (psikolog) bir insanın hayatı boyunca ulaşacağı yada ulaşması gereken en yüksek, en uç nokta olarak kendini bilmesi olarak nitelendirmiştir.

Kendini bilmeyi yaşama amacı olarak önüne koymuştur insanların..

Maslow'a göre insanı insan yapan ihtiyaçlar piramiti ve bu piramiti bina etmektir.



Bu klasik piramiti biliriz en aşağıda beslenme, üreme daha sonra güvenlik daha sonra sosyalleşme gibi gibi yükselen bir piramittir bu.

Bu piramitin en tepesinde ise kendini bilme durumu var.
Kendini bilme konusunda baya yok katetmiş kişilerin genel özellikleri ise şunlar


  • Zirve Deneyimi

Zirve deneyimini şöyle açıklayabiliriz, kişi yaşadığı bir tecrübeyi sadece yaşanmış bir tecrübe olarak değil, hayatına etki yapmış, ona çok şey katmış, değişimlere sebep olmuş bir tecrübe şeklinde yorumlaması ve hissetmesidir.

  • Demokrasiye İnanç
Bu kişiler hem kendilerini hemde başkalarını oldukları gibi kabul ederler. Kısıtlamalardan ve hem kendilerini hem başkalarını yargılamadan uzak dururlar. Kendileri ile barışık oldukları gibi başkalarının sosyal, ekonomik ve kültürel durumlarından etkilenmeden onları kabul ederler. 
  • Gerçekçi Olmak
Hayata rasyonel ve mantık çerçevesinde bakarlar. Bilinmeyenlerden ürkmek korkmak yerine analiz etmeyi tercih ederler.
  • Problem Çözücü Olmak
Bireysel etik ve sorumluluk duyguları fazla gelişmiş olduğu için başkalarının bireysel yada toplumsal sorunlarını da kendilerine mal eder ve bir çözüm bulmaya çalışırlar.
  • Bağımsız Olmak
Bireyselliğe önem verdikleri için kendi mutluluklarında başkalarının fikirlerine ve görüşlerine önem vermezler. Bu sayede her tecrübeyi kucaklar ve hepsinden ayrı bir keyif almayı becerirler.
  • Mahremiyetten Hoşlanmak
Kendi kıymetlerini bildikleri gibi kendi mahremiyetlerini de değerli görürler. Sosyalleşme konusunda bir sorunları olmadığı halde kendi potansiyellerini daha iyi tanımak için tek başlarına kalmaktan ve kendi kendileri ile iç diyalog yaşamaktan çekinmezler.
  • Spontane Kararlar Alabilmek
Genel olarak toplum içerisinde aşırı diye nitelendireceğimiz kişiler olmasalar da, aniden karar alıp uygulayabilirler. Kalıplara uyma zorunluluğu hissetmeden, davranışlar ve kararlar alabilen insanlardır.
  • Hedefe Yapılan Yolculuktan Keyif Almak
Kendini bilen kişiler net hedefler koyabilen insanlardır. Ancak onlar için tek mutluluk bu hedefe ulaşmak değil, bu hedefe ulaşılan yolda yaşanan tecrübelerdir.


Bunlardan kaç tanesi sizde yer alıyor, kaç tanesi almıyor meselesi değildir kişinin kendisini bilmesi, kişinin kendini bilme yolunda verdiği yürüyüştür bence..
Değişimin kaçınılmaz olduğu bir dünyada kişinin kendisini bilmesi belki gölgesini kovalaması gibidir, mesele o gölgeye yakın olmak..

CK



Wonder Woman

Comics severler buyrun.... hatam varsa düzeltin.
Efes'li Wonder Woman gerçekte var olsaydı, buna benzerdi sanırım.
Amerikan bayrağı renklerine neden bürünsün ki?
Wonder Woman kimdir? Artemis!
Artemis, Yunan mitolojisine göre Leto ile Zeus kızı, Apollon'un kız kardeşidir.Doğum yerinin Efes olduğu kabul edilir. Adı, Apollon’un adı gibi Yunanca değildir. Dokunulmamış, bozulmamış anlamına gelen 'artemes' sıfatından türetilmiş olması mümkündür.
Artemis ok, yay ve arabayla yakından ilgilidir. Onun için "hedefi vuran", "gümüş yaylı" sıfatları da kullanılmıştır. Yayını sadece avlanmak için değil kardeşi Apollon gibi insanları cezalandırmak ve öldürmek, için de kullanır. Örneğin bir kerede 14 çocuk doğurduğunu söyleyerektanrıçaya nisbet yapan Manisalı Niobe'nin çocuklarını oklarıyla öldürmüştür. Çocuk doğururken ölen kadınlardan da Artemis sorumludur. Tanrıçanın zalimliği ile bir başka hikayede avcı Aktaion'la ilgilidir; Kentavros Kheiron'un yetiştirmesi Aktaion öyle yaman bir avcıdır ki, Thebai bölgesinde onun üstüne kimse yoktur. Gurura kapıldığı için Artemis'ten daha üstün bir avcı olduğunu söylemiştir. Bundan başka bir de tanrıçayı derede çıplak yıkanırken gözetlemiştir. Bu küstahlığa dayanamayan Artemis'te Aktaion'u geyiğe dönüştürmüş ve elli köpeğini de üstüne salmıştır. Parçaladıkları geyiğin kendi efendileri olduğunu anlamayan hayvanlar uluyarak Aktaion'u aramaya koyulmuşlar, sonunda Kheiron da onları avutmak için Aktaion'un heykelini yapmıştır.
Efes Artemis'inde olduğu gibi kişiliğinde dişiliğinin 3 aşamasını; yani kızlık, kadınlık ve analık aşamalarını birleştirir.
Yunan mitolojisinde Apollon güneşle, Artemis'de ayla bağlantılıdır. Bu nedenle Artemis, Phoibe ve Selene (latince Luna) adlarını da almıştır. Artemis Olympos tanrılarıyla ilişkisi olmayan ve hiç bir efsaneye karışmayan Efes Artemis'inin pek çok özelliğini yansıttığı için Anadolulu olarak kabul edilmiştir.Bazı şairler tarafından gökte Selene, yeryüzünde Artemis ve yeraltında karanlığa büründüğü zaman bu güçlere egemen kılan Hekate ile bir tutulur.

12 Mart 2018 Pazartesi

Mutluluk Hakkinda...

Merhaba,
Konumuz mutlu olmak.

Mutlu olmak koşullara bağlı olsa bile nihayetinde içimizde aldığımız bir karardır. Evet araban çalınır, evin yanar ama gene gülümse mutlu ol demek biraz komik bir yaklaşım olsa bile hayat biraz tatlı ekşi acı bir sosa benziyor işte, yani hayat bu kimseninki farklı değil.

Ne demiş Freddy Mercury "life is a bitch"

Arabası çalınmayan kadın sizden mutlu olmayabilir yada gece eşine sarılıp uyuyan bir erkek aslında sizin yalnız uymanızı özlüyor olabilir. 

Örneklerde boğulmayalım gelelim Yunan adaları yerel kültürüne. 
Adalarda burada olan lüks arabalar evler oteller yollar süper şık restaurantlar yok. Daha sade şatafatsız hayatlar sokaklar kasabalar var. 
Girit adasındaki kuzenimin birisinin kız arkadaşı hamileydi ben gittiğimde, burada olduğu gibi özürlü insan muammelesi görmüyordu (lafım meclisten dışarı) o gece börülceli bizimkine benzer bir yemek yaptı. Kuru Cacik ve salata vb. Yemeği yaparken yarısını yedi :) Ben bakkala gittim ouzo aldım 2 şişe eve döndüğümde bana kızdılar turistmisin sen neden marka ouzo aldın dediler 2 şişeyi geri götürüp 4 şişe no name ouzo ile geri döndüm. 10m2 odada 15 kişi çala kaşık ortadan börülce yiyip noname ouzo içip sabaha kadar buzuki çalıp birbirlerine malaka malaka diyip güldüler. Ev gecekonduydu.
Buzuki calan adam arada benim için Iron Maiden bile coverladı.
Gördüğüm en mutlu insan gruplarından birisiydi, kendi mutsuzluklarımdan utandım.

Bir Pazar bunalıma girip bunu pahalı bir puro ve whisky ile uyuşturabilirsiniz. Yada bir iki arkadaşınız ile lunaparka gidip dönmedolaba binip gevrek yiyebilirsiniz.

Arkadaşınız yoksa sokak hayvanları ile konuşabilirsiniz. 
Hava nefis banklara oturup çiğdem kola yapabilir yada evde yorganın altına girip neden bütün kötü şeyler benim başıma geliyor diye depresyon ile sevişebilirsiniz. 
Ne der Trainspotting de? you can choose a new tv a new career a new car but i choose life.

Hayatı ve Mutlu olmayı seçin. Daha keyifli. Beğenmezseniz atın denize gitsin.

CK

AUTOCAD - Layer Yaratma

  AUTOCAD - Layer Yaratma ve layer mantigi https://youtu.be/JgR_Uwz4zt8